Devlet Bahçeli’den terörist başının TBMM DEM parti grup toplantısında konuşma yapma çağrısını duymak sağcı solcu, muhafazakar, liberali herkesi hayrete düşürdü. Öyle ya yıllarca PKK ve DEM Parti’ye en ağır eleştiride bulun, bu partiyi kapatmadığı için Anayasa Mahkemesi’ne sert sözlerle yüklen, seçim döneminde “CHP DEM’leniyor” diye ana muhalefet partisi CHP ve liderine demediğini bırakma, şimdi gel terörist başına “Tecridi kaldırılırsa TBMM’de DEM Parti Grup Toplantısında konuşsun, terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse “Umut Hakkı”nın kullanımı ile ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın” diyerek tabanı bile şaşırtacak açıklamada bulun. Gerçekten Devlet Bahçeli herkesi şoke etti tarihi konuşmasıyla. İyi güzel de o vakit CHP’ye niye bu kadar yüklenildi, seçim döneminde uydurma videolar sosyal medyada paylaşıldı?
Terörün ülke gündeminden çıkarılması gerektiğine vurgu yapan Bahçeli, elbette haklıdır. Kan akmasın, şehitler gelmesin. “Umut hakkının kullanılmasıyla ilgili yasal düzenleme yapılsın ve yararlanmasının önü ardına kadar açılsın” sözleriyle neyi kastetti MHP lideri? Kimi siyasetçilere göre bu sözler üzeri örtülü “af” çağrısıydı. Tabii geniş değerlendirmeyi siyasetçiler ve kamuoyu yapacaktır. Devlet Bahçeli’nin sarsıcı konuşması kuşkusuz uzun süre gündemde yerini koruyacak ve tartışılacaktır. Şehit aileleri ne diyecektir bu konuşma karşısında?
1984 yılından bu yana Türkiye’nin en büyük sorunu olan bölücü teröre karşı yürütülen mücadelede 25 bine yakın güvenlik görevlisi şehit oldu, bir o kadar da sivil yurttaş yaşamını yitirdi. Ülkenin bir numaralı gündemi bölücü terörün durdurulmasını, barış ortamının sağlanmasını herkes ister, talep eder. Bu yönde siyaset alanında görüşmeler de yapılır.
Nitekim silahların susması, barışın sağlanması için 2013-2015 yılları arasında çözüm süreci başlatılmıştı. O süreçte sınırda seyyar mahkemeler kuruldu, terör örgütü elemanları elini kolunu sağlayarak yurt dışına çıktı. Tek amaç akan kanın durması, ocaklara ateşin düşmemesi idi. Ne ki amaçlanan barış sağlanamadı, terör örgütü kan akıtmaya devam etti. Demem o ki, terör örgütü kendisine uzatılan barış ve kardeşlik elini kan akıtarak reddetti.
Türkler ve Kürtlerin tarihten bu yana bir arada kardeşçe yaşamaktan dolayı hiçbir sorunu yok. Kurtuluş Savaşı’nda emperyalizme karşı omuz omuza mücadele etmiş, ülkeyi düşman esaretinden kurtarmış, Türkiye Cumhuriyeti’ni kan ve gözyaşları ile birlikte kurmuşlardır. O zor dönemde Kürtler arasında kurucu lider Mustafa Kemal Atatürk’e, Cumhuriyete başkaldıran küçük bir azınlık olsa bile Kürt yurttaşlar Cumhuriyete ve Atatürk’e olan bağlılıklarını her daim göstermiştir. Haksızlıklara uğradıkları, ana dillerini konuşmaktan ötürü zaman zaman baskılarla karşılaşmış olabilirler. Lakin Türklerin, Kürtlerle hiçbir zaman sorunu olmamıştır, Sorun bölücü örgütüdür.
Devlet Bahçeli’nin 1 Ekim’de TBMM yeni yasama yılının ilk oturumunda DEM’lilerin elini sıkmasıyla başlayan, ardından bölücü terörist başına yaptığı çağrılarla süren yumuşamanın altında terörün sonlandırılması kadar bir diğer amaç Cumhurbaşkanı Erdoğan’a 2028 yılı seçiminde yeniden aday olma yolunu açacak anayasa değişikliğidir. Zira TBMM’de anayasa değişikliği için DEM’in desteğine gereksinim var. Cumhurbaşkanı Erdoğan da geçen hafta yaptığı “ana dil” açıklaması ile DEM’e mesaj göndermişti.
DEM Parti, Devlet Bahçeli’nin açıklamasını olumlu karşılayarak, öncelikle terörist başına uygulanan tecridin kaldırılması gerektiğini savunuyor. Bahçeli’nin tarihe not düşecek sarsıcı açıklamaların yansıması genişleyerek büyüyecektir.
Bayram değil, seyran değil