Soma’da Fernas, Çatalca’da Polonez Et işçileri sendikaya üye olmalarından ötürü bir gecede kapının önüne konuldu. Anayasal güvenceye karşın, patronların sendikalaşmaya olan öfkesi dinmiyor. Karlarına alın teriyle katkı sağlayan emekçiyi sendikalı oldu diye iş akitlerini acımasızca sonlandırıyor işverenler. Anayasal haklarını kullanan her iki işyerindeki emekçiler haklarını edinebilmek için eylemlerini sürdürüyor. Eylemleri oldukça ses getiren Fernas işçileri Soma’dan Ankara’ya yürüyor .
Bir süre önce açıklanan 2025-2027 dönemini kapsayan Orta Vadeli Programda (OVP) 2025’in dördüncü çeyreğinde tamamlayıcı emeklilik sistemine geçilmesi öngörülüyor. Sistem hayata geçtiğinde Bağ-Kur dışındaki sigortalı çalışanlar, yeni işe girenler tamamlayıcı emeklilik sistemine dahil olacak.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın açıklamasına göre mevcut sosyal güvenlik sistemi devam edecek, tamamlayıcı emeklilik sistemi sosyal güvenliğin ikamesi olmayacak. Çalışanlar hem SGK çatısı altında olacak hem de tamamlayıcı emeklilik sistemine katılacak. Sisteme çalışanın brüt ücreti üzerinden işveren yüzde 3, çalışan yüzde 3 ve devlet yüzde 1 olmak üzere toplam yüzde 7 oranında prim ödenmesi düşünülüyor.
Cevdet Yılmaz’a göre çalışan emekliliği geldiğinde sosyal güvenlik kapsamında işvereninden kıdem tazminatını, devletten de emekli aylığını alacak. Ayrıca tamamlayıcı emeklilik sisteminden emekli olup birikimini veya maaş alacak. Yılmaz pembe tablo çizse bile tamamlayıcı emeklilik sistemi ile emekçinin 90 yıllık kazanımı kıdem tazminatının ortadan kaldırılması kuvvetle muhtemel. OVP’de yer alan tamamlayıcı emeklilik sistemi bu yönü ile emekçiye tuzaktan başka bir şey değil.
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “Biz tanıyoruz bu tuzağı. Tamamlayıcı emeklilik sistemi adı altında Türk işçi sınıfının 90 yıllık kazanılmış hakkını, kırmızı çizgimizi , son kalemizi yani kıdem tazminatımızı ortadan kaldırmak var. Bir kez daha sesleniyoruz. Aklınızdan bile geçirmeyin. Ölmek var, dönmek yok, tazminatı vermek yok” diyerek sisteme şiddetle karşı olduklarını dile getirdi.
Kuşkusuz ileriki günlerde sistemin ana hatlarının belirginleşmesi ile Türk-İş ve bağımsız işçi sendikaları DİSK gibi sesini yükseltecektir. Türk-İş önceki yıllarda emekçinin 90 yıllık kazanımı kıdem tazminatının kaldırılmasına, yerine fon kurulmasına büyük tepki göstermişti. Türk-İş’in 30 Kasım- 2 Aralık 2023 ‘de gerçekleştirilen 24. olağan genel kurulunda “kıdem tazminatının işçinin son kalesi ve kırmızı çizgisi olduğu, kaldırılmasının genel grev gerekçesi sayılacağı” kararı alınmıştı.
İşbaşındaki siyasi irade önceki yıllarda da 1934 yılında Türk hukuk sisteminde yer alan emekçinin güvencesi kıdem tazminatına göz koymuştu. Patronların sırtında yük olarak değerlendirdiği kıdem tazminatı yerine fon kurulmasına yönelik yasa taslakları hazırlanmış, işçi ve sendikaların yoğun tepkisi karşısında rafa kaldırılmıştı. Belirli aralılıklarla raftan indirilip “temcit pilavı” gibi ısıtılarak gündeme getiriliyor işçinin yaşam güvencesi.
Aynı kurgu bu kez tamamlayıcı emeklilik sistemi adı altında hayata geçirilmek isteniyor. Ancak, emekçiler kızının çeyiz, oğlunun askerlik parası kıdem tazminatının yok olmasına bu kez de izin vermeyecektir.
Emekli aylıklarının son derece düşük olmasından ötürü “ikinci emeklilik aylığı” adı altında bir aldatmaca var ortada. Eğer en düşük emekli aylığı 12 bin 500 TL değil de insanca yaşanabilir düzeyde olsaydı tamamlayıcı emeklilik sistemi gündeme gelmezdi. Ücret, maaş ve aylık artışını yüksek enflasyonun sebebi olarak gören ve baskılayan zihniyet şimdi de kıdem tazminatına göz koydu.