Türkiye’nin gündemi bir anda değişti. İktidar ile ana muhalefet arasındaki “Heybedeki turp” tartışması gündemin ilk sırasına yerleşti.

Ülke, memur ve emekliye yapılan son derece yetersiz zammı eleştirirken, çeşitli illerde güdük aylık artışına yönelik protestolar sürerken, iktidarın anlık çıkışı ile herkes heybe ve turpu konuşmaya başladı. Dar ve sabit gelirlinin yaşadığı ekonomik sorunlar gündemde kısa süreliğine geriledi.

Bu durumun uzun sürmeyeceği, ülkenin yine halkın, işçinin, memur ve emeklinin yaşadığı derin ekonomik krizleri, hayat pahalılığını, yüksek enflasyonu, yoksullaşmayı, nüfusun çok azını oluşturan varsılların giderek servetlerini artırmasını, gelir adaletsizliğini konuşacağı çok net. Zira halkın asıl gündemi hayat pahalılığı, açlık sınırının altında aylıklara mahkum olan emekli, dul ve yetimin  içler acısı hali.

Eğer bir ülkede nüfusun yüzde 80’ini aylık ve maaşından hoşnut değilse, cebindeki para market fiyatlarına yetişemiyorsa, haftada bir ailesi ile dışarıda yemek yiyemiyor,  sinemaya v tiyatroya gidemiyorsa, sosyalleşemiyorsa asıl gündem budur ve her daim konuşulur. Tamam heybedeki turp tartışması CHP’li belediyelere yönelik operasyonlar, başkanların şafak vakti gözaltına alınıp tutuklanmaları demokrasi adına çok önemli ve üzerinde durulası başlıklar. Hele bu operasyonların süreceğine ilişkin imalı açıklamalar konunun önemini daha da artırıyor. Zira hedefte olası cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun olduğu savları ortalığa bomba gibi düşmüşken.

Tüm bunlar yaşanırken, halkın asıl gündemi olan hayat pahalılığı bir anda arka plana düştü, herkes siyasette yaşanan tartışmaya odaklandı. Ancak hiçbir zaman insanların sefil yaşamı ülke gündeminde gerileyemez. Turp tartışmalarında olduğu gibi bir ara unutuldu sanılır, lakin yine önceliği alır.

SGK verilerine göre 16 milyon 605 bin 704 kişi komik  emekli, dul ve yetim aylığı ile bir ay geçinmeye çalışıyor. Bunlardan 14 milyonu aşkını açlık sınırının altında. Daha vahimi 5 milyon dul ve yetim açlık sınırının yarısı kadar aylık alamıyor. Zamlarla bile milyonlarca dul 10 bin 851 TL’nin altında kalan aylığa talim edecek. Yüz binlerce yetim 14 bin 469 TL’ye çıkarılacak en düşük emekli aylığının yarısı ve daha altında para ile ayakta durmaya çalışacak.

Emekli ve dar gelirli insanlarımızın yürek burkan durumu böyle iken sürekli yeni gündemlerle bu acı gerçek unutturulmaya, halkın belleğinden silinmek isteniyor. Aylığı yetmediğinden 65-70 yaş üzerindeki emekli ikinci iş için İŞKUR’un kapılarını aşındırıyor. Kayıt dışılar dahil 17 milyona yakın emekli, dul ve yetiminden en az yarısının ileri yaşlarına karşın ekmek peşinde koştuğu hesaplanıyor.

Düşünebiliyor musunuz, evde oturması, ailesi ile dertsiz sonbaharını yaşaması gereken Ahmet Amca, Fatma Teyze inşaatlarda çalışıyor, lokantalarda bulaşık yıkıyor. Niye eline geçen aylık yetmiyor da ondan. Ak saçlı büyükler sağlığı elvermediğinden iş cinayetlerinde yaşamını yitiriyor. Eğer onlar insanca yaşanabilir bir aylık alsalar, rahat yaşasalar  ikinci kez çalışma yaşamına atılır mıydı, her an ölümle buruna buruna tehlikeli işlerde emek harcar mıydı.

Üzücü bu tablo her şeyi söylüyor ve gösteriyor. Başka söze gerek yok. Onun için ülkenin birinci gündem maddesi her zaman emekçi ve emekli aleyhine ekonomide yaşanan olumsuzluk, hayat pahalılığı, milyonlarca emekli, dul ve yetimin acınası hali, yeri göğü inleten yakınmalarıdır.  Emeklinin heybesinde yığınla sorunlar vardır. Ötelenmeden çözüme kavuşturulması gerekmektedir. İnsanın cüzdanı  boş, karnı aç olursa çok da ilgilenmez diğer gündemlerle.