Erdal Güneş de geçmişte tüm çocuklar gigi sokak aralarında iki taş ve bir topla futbol oynamaya başladı.
Arkadaşları ile okul dışındaki vaktini sokakta top oynayarak geçirirdi. Futbolculuk hayalleri kuran birisi değildi. Futbol hayatına Gaziantepspor alt yapısında başladığını söyleyen Güneş, “Çok futbolculuk hayalleri kuran birisi değildim.
Babamın yönlendirmesi ile eğitim hayatına devam ettim. Tabi o yaşlarda her çocuk gibi sokaklarda futbol oynamaktan başka şansımız yoktu. Bir topumuz, bir de iki tane kale yaptığımız taşlarımız vardı. Futbolla mahallede tanışmış oldum” dedi.
Babası Futbolcu Olmasına İzin Vermedi
Erdal Güneş, futbola 1996 yılında Gaziantepspor’un alt yapısında futbola başladı. İlk adımı nasıl attığını anlatan Güneş, “O zaman okullar arası turnuvalar vardı. Gaziantepspor’u düzenlediği bir turnuva vardı.
Oraya ortaokul takımı olarak katılmıştık. Ömer Hoca turnuvayı izliyordu. Maçtan sonra beni yanına çağırdı ve “Oğlum sen çok yeteneklisin. Gel seni bizim alt yapıya alalım” dedi.
Tabi benim futbolculuk hayalim yoktu. Babamla konuşmam gerekiyor dedim ve babamla konuştum. Babam izin vermedi. Eğitimini tamamlaman gerekiyor, derslerine bakman gerekiyor dedi” diye konuştu.
Malzemelerini Kitaplarının Altına Saklardı
Babası karşı çıktığı için futbolu da gizli gizli oynamaya başladığını belirten Güneş “Tabi o günden sonra içimde futbolcu hayali oluşmaya başladı. Okuldan sonra kitaplarımın altına sakladığım antrenman malzemelerini alıp antrenmanlara giderdim.
Daha sonra babam ikna edildi. Süreç başladı. Gaziantepspor’un alt yapısı ve 3 yıl sonra A takıma yükseldim. A takımla kamplara gittim. Zaman zaman şanslar buldum. 2000 yılında Gaziantepspor’un A takımında forma giymeye başladım” şeklinde konuştu.
Gaziantepspor Takımına Yükseldi
Gazizantepspor A takımı ile kamplara katıldığını ve antrenmanlara çıktığını belirten Erdal Güneş, “Sonra 3’üncü ligde yer alan GASKİSPOR, kısa bir süre Belediyespor deneyimlerim oldu.
Kısa süre sonra Gaziantepspor A takımına dönerek futbol hayatıma devam ettim. 2006-2007 yılında Kayserispor’a transfer oldum. İki yıllık bir futbol tecrübesinden sonra yeniden bir Gaziantepspor serüvenim oldu.
Çok uzun soluklu olmadı. Oradan ayrıldıktan sonra 3.5 yıl Altay’da oynadım. Orada da güzel günler yaşadım. Güzel başarılar yakaladık. Güzel insanlar tanıdık. Oradan bir Diyarbakırspor Süper Lig deneyimim oldu.
Bir sene sonra Mersin İdmanyurdu’na geldim. Orada da şampiyonluk yaşadık. Uzun bir aradan sonra, 30 yıllık bir hasretten sonra şampiyonluk yaşadık. Sonra tekrar Altay’a döndüm.
1.5 yıl daha oynadıktan sonra Gaziantep Büyükşehir Belediyespor’a döndüm. Burada artık 35 yaşında aktif futbol hayatıma son verdim” ifadelerini kullandı.
Fenerbahçe’ye Attığı Golü Asla Unutamadı
Futbolculuk yıllarındaki anılarını da anlatan Erdal Güneş, “Futbol hayatım çok uzun soluklu idi. İçlerinde çok önemli anılar yaşadım. Gaziantepspor forması altında Fenerbahçe’ye attığım kariyerimdeki ilk gol, benim için unutulmaz bir andı. Alt yapısından yetiştiğim bir takımla Kadıköy’de maça çıkıyorsun ve gol atıyorsun.
Maçtan sonra duşa girdiğimde gerçek hayatta mıyım, yoksa rüyada mıyım dediğim bir andı. Benim için unutulmaz bir andı.
Mersin İdmanyurdu ile yaşadığım şampiyonluk, Gazişehir Futbol Kulübü ile antrenör olarak yaşadığım şampiyonluk benim için çok anlamlı ve değerli günlerdi” dedi.
Kaybedilen Her Maç Benim İçin Travma
Çok duygusal bir insan olduğunu söyleyen Erdal Güneş, “Her şeyi çok içlenen etkilenen bir insanım.
Aslında benim için her kaybedilen maç ayrı bir travma. Bunu kendi içimde yaşıyorum. Buna en büyük şahit de ailemdir. Her kaybettiğim maç, bir gün iki gün Dünyanın sonuymuş gibi geliyor” şeklinde konuştu.
Adil Konukoğlu İle Unutamadığı O An
Erdal Güneş, ‘Hayatımda dönüm noktası’ dediği anısını da anlatmayı ihmal etmedi:
“Benim futbolcu olarak son oynadığım maç, Büyükşehir Belediyespor forması ile Ümraniyespor’a karşı oynadığım maç.
O sene de bizim için çok değişik duygularla geçti. Şampiyonluğa oynamayı düşündüğümüz bir seneyi son anda kümede kalarak kurtardık. Biraz üzücü bir durumdu.
O maçla kariyerime devam etmek istiyordum. Kendimi fit ve güçlü hissediyordum ve devam etmek istiyordum. Tabi o sırada bir yönetim değişikliği oldu.
Başkanımız sayın Adil Konukoğlu oldu. Ben Adil başkanla o döneme kadar hiç tanışmamıştım. O süreçten sonra tanışma fırsatım oldu. Adil başkanımız beni bir toplantıya çağırdı. Ben o toplantıya girerken futbolcu olarak girdim ama çıkarken antrenör olarak çıktım. Adil başkan bana, oğlum biz seni tanıyoruz.
Memlekete çok önemli hizmetlerin oldu. Ama artık sen futbolu bırakmalısın dedi. Ben o anda şaşırdım.
Uzun bir toplantı oldu. Projelerden bahsetti. Bana antrenör anlamında daha iyi işler yapabileceğim anlamında tavsiyelerde bulundu. Ve o kapıdan antrenör olarak çıktım. Geri dönüp baktığımda iyi ki ben sayın Adil Konukoğlu’nu tanımışım ve bana o teklifi yapmış dedim.
Çok doğru bir karar aldığımı düşündüm. Sonuçta futbolculuk hayatı bir gün bitecekti. Ben orada o şansı yakalayamasam bir daha yakalayamayabilirdim. 6 yıl sonra da bugün teknik direktör oldum.”