Türkiye, kar altında. Beyaz örtü her yeri esir aldı, ulaşım neredeyse tümü ile durdu. İzlanda’dan gelen dondurucu soğuk hava insanları evlerine hapsetti.
Uzun yıllar böylesine yoğun kar yağışına tanık olunmamıştı. Günler öncesinden uyarı üzerine uyarı yapan meteoroloji bile yaşamı bu denli aksatacak yağış beklemiyordu. Başta İstanbul olmak üzere Anadolu’nun her yanında beyaz esaret görüldü. Okulların karne tatilinde olması minik yavrular için şanstı.
Kar yağışı ile birlikte ulaşımda yaşanan sorunlar yerel yönetimler ve merkezi yönetim arasında tartışmalara yol açtı. Karın en çok vurduğu İstanbul’da yaşam tam anlamıyla durdu. Avrupa yakasında büyük küçük araçlarda sürücü ve yolcular yollarda yoksun kaldı. İsyanlarını sosyal medyadan yeterli önlemleri almadığı gerekçesiyle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yöneltti. Belediyenin bu konuda hazırlığı var mıydı, yoksa yağışların bu denli fazla olacağını mı öngörememişti bilemem. Ilıman iklime sahip Gaziantep’te bile yoğun kar kenti esir aldı. Adana-Gaziantep Karayolu’nda insanlar saatlerce yardım bekledi. Belediye Başkanı Fatma Şahin’in eli kolu bağlandı, ne yapacağını bilemedi. Onlar da böyle yoğun kar yağışı beklemiyordu.
Uzun araç kuyrukları, şarampole düşen otobüs ve TIR görüntüleri, ölümlü trafik kazaları Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın sorumluluğundaki Ankara- İstanbul Otobanı ile D-100 Karayolunda da yaşandı. Yine birçok yolda kar ulaşıma geçit vermedi. Bu yanı ile bakarsanız meteorolojinin günler öncesinden yaptığı uyarılara rağmen bakanlığın gerekli önlemleri almadığı kanısına varabilirsiniz.
Demem o ki, her iki tarafın birbirlerini suçlamaları çok yersiz. Çünkü, böylesine bir kar yağışı, daha doğrusu doğal afet uzun süredir yaşanmadı. Karşılıklı ithamlar bir yana bırakılarak afetin yaralarını kısa sürede sarmaya yoğunlaşmak gerek. Hiç kimse bunu beklemiyordu.
Aslında, kuraklık tehdidi ile karşı karşıya bulunan Türkiye için bu yağış çok yararlı oldu. Çiftçiler, toprağın beklediği suya kavuştuğunu, bunun tarım üretimine olumlu yansıyacağı görüşünde. Metropol kentlerin içme suyunu sağlayan, dibe vuran barajlara da hayat verdi bereketli kar yağışı.
Salt, Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyük şehirler değil, su zengini olarak bilinen, lakin hiç de öyle olmayan Karadeniz’deki barajlar da payını aldı yoğun yağışlardan. Karadeniz’de nüfusun fazla olduğu Samsun, Ordu, Trabzon gibi illerde su yokluğundan zaman zaman kesintiler yaşanıyor. Hiç kuşkusuz, küresel sıcaklık kadar gerekli önlemleri zamanında hayata geçiremeyen yerel yönetimlerin de sorumluluğu var içme suyu kıtlığından.
Kar yağışından ötürü oluşan ulaşım sorunlarından yerel ve merkezi yönetimin, bilhassa belediye başkanlarının alacağı çok ders var.