Türkiye'nin konuştuğu olay Bitlis'in Adilcevaz ilçesine bağlı Göldüzü Köyü'nde yaşandı. 10 yaşındaki Mustafa Erçetin ile 9 yaşındaki Polat Ergün sokak köpeklerinin saldırısına uğradı.

Erçetin durumu ailesinden sakladı. Ancak fenalaşınca gerçek ortaya çıktı. Çocuklar kuduz şüphesiyle Ankara Hacettepe Üniversitesi Hastanesi'ne yollandı.

KUDUZ OLAN MUSTAFA ERÇETİN'İN SAĞLIK DURUMU NASIL?

Yapılan tetkiklerde 'sudan korkma', 'tükürük salgısında artış', 'hırçın davranışlar' ve anlamsız konuşmalar gibi belirtileri de gösteren Mustafa Erçetin'in kuduz olduğu saptandı. Ergün'ün ise sağlıklı olduğu ortaya çıktı.

Milliyet'e konuşan Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi F. Gökçe Demir, Ankara'da tedavileri devam eden iki çocuk ile tespit edilen 36 yeni vakayı nelerin beklediğini ve nasıl bir tedavi süreci izleneceğini açıkladı.

Kuduzun etkili antiviral tedavisinin olmadığını, genellikle ölümcül seyrettiğini ve beyin iltihabına sebep olduğunu belirten Dr. Öğr. Üyesi F. Gökçe Demir, "Eğer ısırıldıkları gibi hastaneye gitselerdi aşı ve kuduz antiserumu uygulanırdı. Ne yazık ki başvurduklarında yedi günden fazla süre geçmiş, geç kaldılar" ifadelerini kullandı.

Kuduzun temasla da bulaşabildiğini ve ilk testte negatif çıkan sonucun tekrarlanan testlerde pozitife dönebileceğini belirten Dr. Demir, "Kesinleşen kuduz vakasında üçüncü kez tekrarlanan testte pozitif sonuç çıktı" dedi. Kuduz olduğu belirlenen Mustafa Erçetin'in durumunun ağırlaştığını belirten Demir, şöyle devam etti:

"Durumu ailesinden saklamış. Kolunda karıncalanma gibi bulgular başlayınca ailesi hastaneye götürmüş. Ancak o zaman köpeğin ısırdığını söylemiş. Virüs, merkezi sinir sistemine girdikten sonra aşı ve serum etki maalesef etmiyor."

Kuduzun yüzde yüz ölümcül bir hastalık olduğunun altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Demir, literatürde kurtulan sadece bir vaka bulunduğunu, onun da şaibeler barındırdığını belirtti. Demir, aşılı olup olmadığı bilinmeyen bir hayvan (kedi, köpek, vahşi hayvanlar) tarafından ısırılan ya da tırmalanan kişinin 24 saat içinde kuduz istasyonu olan bir merkeze gitmesi gerektiğine de dikkat çekti. Bazı eğitim araştırma ve devlet hastanelerinin kuduz istasyonu olarak belirlendiğini belirten Gökçe Demir, bu istasyonların basit bir internet aramasıyla öğrenilebileceğini söyledi.

KUDUZUN BELİRTİLERİNİ SIRALADI

Özel hastanelerde kuduz aşısı veya serumu bulunmadığına dikkat çeken Dr. Gökçe Demir, "Sadece devlete bağlı sağlık kuruluşlarında kuduz aşısı yapılıyor. Asi takdirde devlet, kuduz takibi yapmakta zorlanır" ifadelerini kullandı. Isırılmadan sonra hayvanın 10 gün boyunca takip edilmesinin önemli olduğunun altını çizen Gökçe Demir, "Tükürüğünde kuduz virüsü olan bir hayvan en geç 10 gün içinde beyin iltihabından ölür. Eğer hayvan süre sonunda yaşıyorsa kuduz değildir" bilgisini verdi. Kuduzun belirtilerine değinen Dr. Gökçe Demir, sözlerine şu şekilde devam etti: "Isırılan bölgede karıncalanma, uyuşma, şişkinlik hatta bazen hissizlik olabilir. Kişide tuhaf davranışlar görülebilir. Bazı kişiler mahcup içine kapanık davranışlar gösterirken bazıları da saldırganlaşır. Hastalık ilerledikçe kasılmalar ve nöbetler başlar. Bu durum komaya kadar gider."

SU NEDEN KORKUTUYOR?

Kuduz olanların sudan korkmasının nedenlerini açıklayan Dr. Öğr. Üyesi F. Gökçe Demir, "Kuduza yakalanan kişi su içmek istediğinde yutaktaki kaslar kasıldığı için suyu içemez. Bu sebeple su içmekten kaçınırlar aslında sudan korkmazlar.

Sudan korkma, rüzgardan korkma olarak nitelendirilen şey aslında en ufak uyaran karşısında kaslarının kasılmasıdır" şeklinde konuştu. Sıraladığı belirtilerin ortaya çıkmasının ardından hastasının iyileşmesini sağlayacak bir tedavi bulunmadığını söyleyen Demir, "Bu belirtiler görüldükten sonra virüs sinir sistemine geçmiş oluyor ve kişi ne yazık ki aşı olamıyor" diye de ekledi.

Sahipli bir hayvan tarafından ısırılan kişinin hemen 'aşı karnesi'ni istemesi gerektiğini belirten Dr. Gökçe Demir, "Eğer hayvana bir yıl içinde kuduz aşısı yapılmışsa bir sıkıntı yok demektir. Ancak sahipsiz bir hayvan tarafından ısırıldıysa derhal kuduz aşısı yaptırmak gerekir" dedi.

Vücutta ısırılan yere göre uygulanan tedavinin ve virüsün ilerleyişinin değiştiğini söyleyen Demir, "Vahşi hayvan ısırıklarında ya da damar ve sinirlerin yoğun olduğu baş-boyun ısırıklarında sadece aşı değil, antiserum da uyguluyoruz.

Isırık merkezi sinir sistemine ne kadar uzaksa o kadar geç bulaşıyor ve bulgular da gecikiyor" dedi. Kuduz aşısının ısırılmadan sonra olabildiğince çabuk şekilde, ilk 24 saat dolmadan yapılması gerektiği uyarısında bulunan Gökçe Demir, "Çünkü kuduz virüsü sinir sistemine geçtikten sonra tedavisi yok, aşının bir etkisi olmaz" detayını paylaştı.