Mevcut 17 bin 2 TL’lik asgari ücretin satın alma gücünün nisan ayından bu yana hızla erimesi, temmuzda ara zam yapılmaması asgari ücret tartışmalarını erken başlattı. Emekli aylıklarına yapılacak olası zam oranları ile gündemin ilk sırasına oturdu asgari ücret tartışmaları. Ne MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin terör elebaşısına “Gel DEM Parti grubunda konuş” çağrısı, ne siyasetteki diğer gelişmeler asgari ücretliye ve emekliye verilecek zammın önüne geçti.
Zira açlık sınırının altında yaşamaya çalışan milyonların hazin durumu söz konusu . Onların yaşadığı derin yoksulluk ülkenin acı gerçeği ve düşündürücü kara tablosu. Hali ile böyle ortamda asgari ücretliye, emekliye ve emekçiye yılbaşında verilecek zam oranlarına ilişkin çeşitli tahminler, rakamlar ortaya dökülüyor . Sendikalar, siyasi partiler ve patronlar asgari ücret zammına ilişkin görüşlerini gerekçeleriyle kamuoyuna duyuruyor. Yüksek zam isteyen kadar komik artışı savunanlar da var. Gerçek olan bir emekçinin dört kişilik ailesiyle insanca yaşayabileceği ücretin saptanması.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu Başkanı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan ,” 2025 yılında belirlenecek asgari ücret için herkesin mutabık kaldığı bir tutarda uzlaşacağız” diyerek hükümet adına ilk açıklamayı yaptı. Herkesin mutabık kaldığı tutar ne olabilir? Öyle ya sendikalar en az yüzde 50 artış talep ederken, CHP net asgari ücretin 30 bin TL, İYİ Parti ise net 28 bin TL olması gerektiğini açıkladı. Patronların gönlünde yatan zam oranı yüzde 25-30 arasında.
Talep edilen tutarlar arasında derin fark bulunurken, Çalışma Bakanı’nın işaret ettiği gibi “Herkesin mutabık kalacağı” bir ücretin komisyondan çıkması olası görünmüyor. En azından komisyona emekçileri temsilen katılan Türk-İş yüzde 25 artışı kabul etmez, önceki yıllarda olduğu gibi hükümet ve işveren oyları ile alınacak karara şerh düşer. Ya da komisyonun karar toplantısını terk eder.
İstanbul Sanayi Odası Başkanı (İSO) Erdal Bahçıvan, saptanacak yeni ücretten ne işveren ne de işçilerin hoşnut olacağını açıkladı. Bahçıvan’ın açıklamasını dikkate aldığımızda hükümetin asgari ücrete yüzde 30 ‘u biraz aşan tutarda zam yapacağını söylemek yanlış olmaz. Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, ABD’de asgari ücrette yüzde 25 oranında artış yapılmasının makul olduğunu söylemişti. Yurda dönünce bu rakamın bağlayıcı olmadığını, son kararı hükümetin vereceğini açıkladı. Patronların ve bürokratların duyurduğu rakamlara da baktığımızda asgari ücrete yüzde 30-40 arası bir zammın yapılacağını söylemek kahin olmayı gerektirmez.
Yeter mi bu zam? Elbette yetmez, emekçi yeni yılın ilk aylarından itibaren yoksullaşmaya başlar. 23-25 bin TL aralığında yükseltilecek asgari ücretin günümüz ekonomik koşullarnda anlamı olmaz. Eğer önümüzdeki temmuzda da ara zam yapılmayacaksa iyiden iyiye dipsiz kuyuya döner milyonlarca emekçi .
Tabii Türk-İş bunu kabul etmez. Aslında çalışma yaşamının temel sorunları karşısında edilgen tutum takınan, uzun bir aranın ardından 13 Ekim’de Ankara-Tandoğan Meydanı’nda yüz binlerin katılımı ile “Geçinemiyoruz” mitingini gerekleştiren Türk-İş’in asgari ücretliler ve emekliler için bugünlerde “gümbür gümbür” ses çıkarması, hükümeti etkilemesi doğal görevi. Ne var ki, en büyük işçi konfederasyonu sokakları pek sevmiyor.
Salt asgari ücretli değil, 16.5 milyon emekli, dul ve yetim de aylık zamlarının netleşeceği ocak ayını sabırsızlıkla bekliyor. En az asgari ücretli kadar merak ediyor aylıklara yansıtılacak artışı. 12 bin 500 TL aylık alan dört milyona yakın emekli daha sabırsız, dört gözle bekliyor zam oranlarının netleşeceği 3 Ocak 2025’i.
Bu nedenlerle ülkenin bir numaralı gündemi asgari ücretli, emekli ve emekçi. Zira gerçek gündem hayat pahalılığı, işsizlik ve yoksulluk.