31 Mart seçimini yitiren belediye başkanlarının ardından bıraktıkları borçlar, lüks harcamaları, etik olmayan personel atamaları birer birer ortaya çıkıyor. Medyada yer alan haberler, eski başkanların ne denli israfta bulunduğunu, gösteriş meraklısı olduğunu, makam odalarını çok pahalı mobilyalarla donattıklarını gösteriyor.
Koltuğunu yitiren başkanlar israfın ve şatafatın yanı sıra yakınlarını, tanıdıklarını ve partilileri belediyeye doldurmuş. Hem de giderayak. Binlerce üniversite mezunu nitelikli genç işsizliğin pençesinde kıvranırken salt yakını ve partili diye bazılarını hak etmediği halde işe almış eski başkanlar.
Nepotizm olarak nitelendirilen akraba ve yakınlarını kayırma, işe alma, çıkar sağlama yerel yönetimlerde kanıksanır hale geldi. Kamu yönetiminde iş sahibi olamayanlar torpille belediyelere kapağı atıyor, bir süre sonra buradan çeşitli bakanlıklara yatay geçiş yapıyor. Bir anlamda kamuya atanmanın yolu oluyor yerel yönetimlerde işe başlamak.
Yerel yönetimlerde en çok yakınılan başlıklardan biri de yandaşlara giden ihaleler. Kamuoyuna açık, şeffaf yapılması gereken, ancak davet usulü ile gerçekleştirilen ihalelere halk kuşku ile yaklaşıyor. Yeni dönemde ihaleler şeffaf ve kamuoyuna açık, sosyal medyada canlı yayınlanarak yapılıyor. Kim daha düşük parayı veriyor, kısa sürede yapacaksa güven oluşturan o müteahhitler kazanıyor.
Yerel yönetimler, bakanlık ve merkezi yönetim kadar şatafat, gösteriş ve israfta geri kalmıyor. Önceki başkanların il, ilçe ve beldelerine yapmaları gereken hizmeti ıskalayıp lüks makam araçlarına ve odalarına akıttıkları tonlarca para dikkat çekiyor. Babalarının çiftliği gibi keyfine göre yönettiler belediyeleri. Emekli 10 bin TL aylık, asgari ücretli 17 bin 2 TL ile geçinmeye çalışırken onların lüks yaşamları göze battı. CHP’nin yerel seçimlerde birinci çıkmasında eski başkanların lüks tutkusu, israfı ve nepotizm etkili oldu.
Yeni kazanılan CHP’li belediyelerde de benzer atamalar yapıldı. Ne ki genel başkan Özgür Özel, Bursa, Balıkesir ve Adana Büyükşehir belediyelerinde etik olmayan atamaları durdurdu. Özel, başkanlara telefon ederek vicdanları inciten atamaları geri çektirdi. Öyle ya hem iktidar partisi başkanlarının bu tür atamalarından yakın ve kamuoyuna şikayet et, ondan sonra göreve gelince benzer atamaları gerçekleştir. Hiç etik olmazdı. Eğer göze batan kayırıcı atamalar geri çektirilmeseydi CHP’nin bu konudaki yakınmaları inandırıcı karşılanmayacaktı.
CHP yönetimi bu istençle belediye başkanlarını gönderdiği genelge ile “sakın ha, adımını dikkatli at” mealinde uyardı.
Toplumun kanayan yarası, kangreni haline gelen ve yıllardır süren nepotizme karşı CHP yönetimi tarafından partili belediye başkanlarına “kayırmacılık, şatafat ve israfla mücadele genelgesi” gönderildi.
Genelgede, belediyelerin organizasyonlarında araç konvoyu yerine, otobüs ve dolmuş kullanılması, hiçbir makam, birim ve şahsın kullanımına makam aracı tahsis edilmemesi istendi. Yurtdışına yabancı dil öğrenmesi, bilgi ve görgülerini artırmaları gibi gerekçelerle belediye çalışanlarının gönderilmemesi gerektiğine işaret edilen genelgede, personel yönetiminde akrabalık, hısımlık, ticari ilişki üzerinden şartları taşısa bile tercihte bulunamayacağı vurgulandı.
Kamu ihalelerinin açık ihale usulü ile yapılmasına özen gösterilmesi belirtilen genelgede hediye eşantiyon ve hediyelerin alınmaması ve dağıtılmaması istendi.
Kamuda tasarrufun başladığı dönemde CHP’li belediyelerde bu yönde ilk adımın atılması toplum için moral oldu. Halk belediyelerinden israf, şatafat, lüks makam aracı, odası ve kayırmacılık değil, temel sorunların çözümünü bekliyor. Temel ödevleri dağ gibi biriken başlıklara eğilmeleri.