Aşı karşıtlarının inadı ve tutumu gerçekten anlaşılır gibi değil.
Her gün yüzlerce insanın canını alan korona belasına karşı tek çözüm olan aşıya karşı direnenlerin yanında, para ile sahte negatif PCR testi düzenleyenler de türemeye başladı son günlerde.
Virüsün aldığı canları, “Günde bir uçağın düşmesi sonucu 300’e yakın kişinin yaşamını yitirmesi” olarak algılanması hiç yanlış değil. 1 Temmuz’da kısıtlamaların kaldırılmasıyla dinlenceye ve memleketine gidenlerin önlemleri ıskalaması sonucu günlük vaka sayıları 20 bini aşarken, yaşamını yitirenler ise 300’e yaklaştı.
Ekonomik gerekçelerden ötürü yeni bir kapanma ve kısıtlama gündeme gelmezken, hızlı aşılamaya, PCR testinin zorunluluğu gibi önlemlere yoğunluk verildi. Okulların açılmasıyla önlemler artırıldı.
Aşısı tamamlanmamış veya hastalığı geçirmemiş öğrencilerle temas eden eğitim personelinden PCR testi istenecek. Aşı olmamış öğretmen ve okul personeli haftada 2 kez PCR testi verecek. Sinema, tiyatro, konser ve stadyumlara girişte, işyerlerinde aşı olmamış işçilerden haftada bir kez talep edilecek. Aşı olmayanlar negatif PCR testini ibraz edemezse buralara giremeyecek. Yurt dışına çıkışlarda PCR testi ve dördüncü aşı zorunlu olacak.
Hal böyle iken, bazı uyanıklar para ile sahte negatif PCR testini vermeye başladı. 250 lira karşılığında test yerine gitmeden, burundan sürüntü alınmadan negatif PCR testinin elden teslim edildiği kamuoyuna yansıdı. Belki de pozitifler ve hastalıklarını saklamaya çalışıyorlar. Sahte test sonuçlarına talep o kadar çokmuş ki… Zaten talep olmazsa pıtrak gibi çoğalmaz sahte testçiler. Oysa, bu sahtekarlığı yapanlar ve talep edenler kendi sağlıkları bir yana, toplumun sağlığını tehdit ediyor, ölümlere davetiye çıkarıyor. Nedense aşı olmama inadını kıramadıklarından bu yola başvuruyorlar. Bu tablo karşısında sahte negatif PCR testini düzenleyenlerin ve talep edenlerin çoğalması, uyanıklığın böylesi akıl alacak gibi değil.
Anayasaya göre kimseye zorunlu aşı yapılamaz, buna ilişkin bir yasa ve düzenleme yok. Ancak, son günlerde koronadan yaşamını yitirenler arasında iflah olmaz aşı karşıtlarının da bulunduğunu medyadan öğreniyoruz. Hem Türkiye’de hem çeşitli ülkelerde aşıyı ret ettikleri için yoğun bakımda yaşam mücadelesi verenlere tanık oluyoruz. Üstelik “Hata ettim, aşı olmadım. Aşınızı kesinlikle vurdurun” diyerek toplumu uyarıyor. Ne ki, kendileri adına iş işten geçmiş oluyor.
Yeniden düşünmeli aşı karşıtları. Çünkü işin şakası yok. Yine de kendileri bilir. Lakin, toplumun sağlığını tehdit etmeye, uyarıda bulunanlara atarlanmaya hakları yok. Aşını yaptırma, hatırlatana da yüklen. Pes doğrusu.
Yeni varyantlar karşısında salgının kısa sürede sonlanacağı görünmüyor. Gündemde 4. doz aşının yapılması bile var. Bilim insanları ileri günlerde bu konuda ortak görüşü saptayacak. Kış mevsimine doğru dördüncü doz gerekebilir. Gerçi aşı karşıtları “devletin elinde aşı stoku var. Eritmek için 4. doz gündeme getiriliyor” savını şimdiden dillendirmeye başladı.