“Adalet, bir gün herkese lazım olur.” Bu sözü hepimiz duymuşuzdur. Peki, adalet nedir? Adalet, insanların hak ve hukukunu koruyan, eşitlik ve özgürlük ilkesine dayanan, toplumsal düzeni sağlayan bir kavramdır. Adalet, sadece yargı sisteminin değil, tüm toplumun ortak sorumluluğudur. Adaletin sağlanması için herkesin üzerine düşen görevleri yerine getirmesi gerekir.
Adaletin önemi, ancak adaletsizlik yaşandığında daha iyi anlaşılır. Adaletsizlik, insanların haklarını ihlal eder, güven duygusunu zedeler, huzur ve barışı bozar. Adaletsizlik, toplumda ayrımcılık, yoksulluk, şiddet, suç ve terör gibi sorunlara yol açar. Adaletsizlik, insanların geleceğe olan umudunu ve güvenini azaltır.
Öncelikle bir takım taraftarı olarak yazmıyorum. Adalet duygusu ile bu maçı canlı izlemiş, olayları bire bir takip eden biri olarak kaleme alıyorum.
Dün açıklanan olaylı Trabzonspor-Fenerbahçe maçının ardından PFDK kararları adaletin tesisi yönünden hukukçular tarafından çokca tartışıldı.
Taraflar olayları kendileri açısından değerlendiriyor tabii ki. Ben burada bu kararların altına imza atanlara birşeyler demek istiyorum.
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki bu bir maç yazısı değildir. Taraftar yazısı hiç değildir. Adaletin tesis edilmediği bir mecrada futboldan, oyundan bahsetmek anlamsızdır. Bu yazı Türk adaletine olan kırgınlığımızın kelimelere dökülmüş halidir.
Trabzonspor-Fenerbahçe maçının ardından çıkan olaylar, Fenerbahçeli bir grup futbolcunun da olaylara katılarak taraftarlara fiziki şiddet uygulaması çok tartışıldı.
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’un yürüttüğü sistemli bilgi çarpıtma (dezenformasyon) ve propaganda, tehditleri amacına ulaştı.
Darp edilen, tekmelenen, yumruklanan gençler cezaevi köşelerinde iken, bu barbarlığa imza atanların kongre salonlarında gladyatör misali gezdirilerek alkışlatılması ayrı bir utançtı bana göre…
Fenerbahçe’nin camiasının olağanüstü genel kurulda TFF, MHK, PFDK hedeflerine ve tüm kamuoyu önünde sergilenen bu tiyatroya futbol ailesinin diğer paydaşları olan Anadolu kulüplerinin sessiz kalması da ayrıca düşündürücü idi.
Adaletin tesis edilebileceği tek mecra olarak elde kalan Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu da (PFDK) tüm bu olumsuzlukları gölgede bırakacak vahim kararlara imza atarak zaten kırıntıları kalan federasyona ve kurullarına olan inancı tümüyle tüketmiştir.
PFDK’nın cezalarda adil bir dağılım yapmadığına, döner tekme atana ceza vermediğine, yerde savunmasız tutulan gence tekme atana ödül verdiğine herkes şahit oldu.
Bununla da yetinmeyen federasyon bir üst kurulu olan tahkim kurulu alelacele bir kararla 1 maç ceza alanların dahi bu müsabakada görev alabileceğini açıklaması tuzun koktuğuna delalettir sanırım.
Bu garabet kararlar Türk futbolunu geri dönülmez bir yola sokmuştur.
Bu haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Futbol Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş kulüplerinde mi ibaret. Anadolu kulüpleri figüran mı ?
Bakıyoruz TFF, Galatasaray ve Fenerbahçe’yi kanatlarının altına almış ve ligi de adeta onlara endekslemiş ligin geri kalan takımları da sanki Yunanistan Ligi’nde oynuyormuş gibi onlara da üvey evlat muamelesi yapılarak hem sahadaki hakemlerle hem VAR’da ki hakemler diğer takımların hakkını yiyerek ‘bu iki takıma aman bir şey olmasın yoksa hepimiz yanarız’ diye düşünceler içindeler.
Bakın Ali Koç Kulüpler Birliği’ndeki başkanlığı bırakıyorum blöfünü yaptı ancak diğer kulüp başkanları ‘olmaz siz devam edin’ dedikleri anda hemen çark etti ve peki diyerek aynı zamanda da TFF’ye de gözdağı vermiş oldu.
Trabzon’daki olayları kimse tasvip etmiyor. Trabzon başkanı hemen çıktı ve her türlü cezaya razıyız dedi.
Peki karşı tarafın karateci yerde yatan taraftarı tekmeleyen oyuncularına ne yapıldı? Tekmeler de yumruklar da havada uçuştu ama Fenerbahçeli oyuncuları tedbirsiz olarak disiplin kuruluna sevk ettiler.
Sahaya seyircinin girmesini tabi ki bizler de tasvip etmiyoruz. Ama girene de öldürmeye teşebbüs eden oyunculara sen kalkıp 1 maç ceza verirsen bu tam anlamıyla Fenerbahçe’den korkuyorsun ve ona uşaklık ediyorsun anlamına gelir.
Ali Koç sizi açıkça tehdit etti diye aldığınız bu karar Türk futbolu için kara bir leke olarak tarihe geçmiştir.
Ayrıca, bu alınan kararlar emsal niteliği taşır. Bundan sonra saha olaylarında futbolcu taraftarı tekmeleyip, fiziki şiddet uygularsa ceza veremezsiniz. Çünkü ortada verilmiş bir kararanız mevcut.
Bu saatten sonra dayak atanın yanına kar kaldığı, dayak yiyenin yediğiyle kaldığı bir dönemin kapısı artık aralanmıştır.
TFF, güçlülere karşı zayıfların, zalimlere karşı mazlumların haklarını korumak için var olduğuna dair inanç tümüyle sarsılmış, hatta yok olmuştur.
Ali Koç’un savurduğu tehditlerden korkularak Fenerbahçeli futbolculara kıyak geçilerek sadece bir maç ceza ile onları ödüllendirip onların gönlüne su serpmiş oldu.
Bu mu adaletiniz???? Gerçekten akıl alır gibi değil... Bu, adalet filan değil...Olsa olsa çifte standart.
Fenerbahçe-Adana Demirspor maçına bakıyorum. Efendim, bir de ne göreyim, sahanın çimlerine ‘Adil Rekabet’ yazılmış. Türkçe ve İngilizce…Neyin adil rekabetinden bahsedilmiş anlamış değilim.
Gel de gülme diyesi geliyor insanın… Fıkra gibi değil mi?
Haa bir de Fenerbahçe, adil rekabetten bahseden taraf olmuş ya, herhalde dünyanın sonu geldi! Güler misin ağlar mısın !
Kendine dokunma, karışma, şampiyon yap… Karışırsan yanarsın… Benden söylemesi...
TFF ver şu Fenerbahçe’nin şampiyonluğunu bu tiyatro da sona ersin. Ali Koç mutlu olsun…
Büyük umutlarla geldi Fenerbahçe'nin başına Ali Koç. Ancak başarıyı bulamadı. Kulüp yönetmek, holding yönetmeye benzemiyor...
Zaten Türk futbolu diye bir şey kalmadı…
Son dönemeç geçilmeden, uzlaşı yolu kapatılmadan ötekileştirmeden ayrıştırmadan adaletin tesis edilmesi gerekiyor…