Son yıllarda Türkiye’de her alanda ahlaksız, yalancı, çıkarcı, fırsatçı kişiler topluma model olarak gösterilmektedir. Namuslu, yetenekli, üretken ve nitelikli insanlar ise kamusal alan dışına itilmektedir.
Negatif Seleksiyon
Son yıllarda Türkiye’de her alanda ahlaksız, yalancı, çıkarcı, fırsatçı kişiler topluma model olarak gösterilmektedir. Namuslu, yetenekli, üretken ve nitelikli insanlar ise kamusal alan dışına itilmektedir.
Nitelikli insanların kamusal alan dışına itilmesi siyasi açıdan negatif seleksiyondur.
Liyakatli insanlar “acaba bu görev için yeterli eğitim ve tecrübem var mı, başarabilirmiyim?” Öz sorgulaması içinde iken, her alanda yetersiz olanlar “benden iyisini mi bulacaklar” düşüncesiyle ısrarla görevlere talip olurlar. Bu kısır döngü yetenek, liyakat ve eğitim sahibi insanların topluma küsmelerine neden olur.
İşte toplumsal çöküş de burada başlar.
1999 Nobel ödülü “Dunning-Kruger etkisi” isimli çalışmaları ile iki psikoloğa verildi. “Bir görevde düşük yeterliliğe sahip kişilerin yeterliliklerini abarttığı bilişsel bir önyargı varsayımı” olarak tarihe geçen bu çalışma, “Bilgili ve yetenekli insanların mütevazı olmaları nedeni ile geri planda kalması; cahil insanların ise cesaret göstererek düzey yönetimde yer almaları olarak tanımlanır.
Darwin’in “doğal seleksiyon” kavramı evrimselleşmede “doğal seçilim” kavramı ile doğada güçlü türler hayatta kalması, zayıf olanların ise ölmesi anlamına gelir. İnsanlık ve doğal hayat bu şekilde günümüze gelmiştir.
Positif doğal seleksiyonun tam tersi ise Negatif seleksiyondur. Yani kötülerin elenmesi yerine, iyilerin elenmesi durumudur. Sosyolojide bu durumu “İyiyi cezalandır, kötüyü ödüllendir” şeklinde tanımlar.
Bu vaziyetteki toplumlar Türkiye gibi, orada kaos ve yok oluşa doğru bir gidişat vardır. Türkiye’de toplumsal ahlakın bozulması negatif seleksiyonun bir sonucudur.
Batı’ya baktığımız zaman yönetim kademelerinde nitelikli insanlar yer alırken bizim ülkemizde ise niteliksiz, sığ, yetersiz insanların sahnede olduklarını görürüz. İşte bu negatif seleksiyon, ülkemizin üzerine adeta kara bir bulut gibi çökmüştür.
Aslında negatif seleksiyon yeni sayılmaz, geçmiş tarihimizden kalan kötü bir mirastır. Makamlara gelen siyasetçilerin neredeyse tamamı bu düzeni değiştirmek için uğraşmadı. Bilakis, politikacılar mevcut bu kötü durumu daha da derinleştirerek kurumsal bir hale soktular.
Türkiyede bilhassa son 21 yılda uygulanan nepotolizm, yüksek siyasetçilerin en yakın akrabaların, arkadaşlarının, dostlarının yetenek ve liyakatlerine bakılmaksızın en üst düzeyde görevlere getirildi ve nitelikli ve dürüst insanlar harcandı, işten atıldı, dışlandı, ötekileştirildi. Nitelikli ve ahlaklı insanlar yönetime ve topluma küstüler, geri çekildiler, yurt dışına gittiler. Ve toplumsal çöküş de burada başladı.
Gelişmiş birçok toplumun (Usa, Almanya.. vB) bireylerinin çok çok zeki ve eğitimli olmadığı, hatta hantal olduğu söylenir. Peki böylesi toplumlar nasıl her alanda Türkiye’den ileride olabiliyorlar?
Tabii ki batılı toplumlar liyakatlı ve ahlaklı yöneticilere saygı duyuyor, aykırı düşüncede bile olsa bile, devlet yönetimine bu insanları yerleştiriyorlar. Bu liyakatlı insanlar ülkelerinde yok ise beyin göçü ile bunları bizim gibi az gelişmiş ülkelerden ithal ediyorlar. (Futbolda da aynısı)
Biz Türkiye’de “Siyasi Negatif Seleksiyon” tercihimiz ile yeteneksiz insanları, yine bunların belirlediği yeteneksiz alt kadroları ile beraber tam kadro göreve getiriyoruz.
Mesala Devlet Bahçeli, bu adamın bu memlekete yaptığı tek bir hizmeti, eseri bilen yoktur, ama aynı Bahçeli siyasetteki konumu ile devletteki birçok kadroyu yeteneksiz yöneticiler ile dolduruyor.
Batı’da yönetim ve siyaset kadrolarında nitelikli insanlar yer alırken, memleketimizde niteliksiz, sığ, kaba, tarikat mensubu yetersiz insanların sahnededir. Negatif Seleksiyon, ülkemizin üzerine kara bir bulut gibi çökmüştür. Tarihimizden miras aldığımız bu Negetif Seleksiyonun değişmesi de imkansız gibi görünmektedir.
Türkiye’de yıllardır yaşadığımız siyasi polemik, halkı bölme ve kavgalara bu açıdan bir bakalım. Yüksek sesle bağıran, ötekileştiren, vasıfsız, niteliksiz ve kaba liderlerin beğenildiği bir toplum olduk.
Liyakat meselesi ülkenin geleceğini belirler ve ciddiye alınması gereken bir konudur. Adaletin de ekonominin de düzelmesi Positif Seleksiyona dönmemizle başlayabilir.
Dr.Ahmet Güler
Çeşme 07.02.2024