Dar ve sabit gelirlinin geçim zorluğu her geçen gün artarken Ramazan ayı ile birlikte daha can yakıcı hale geldi.

Milyonlarca yurttaş yoksulluk kıskacında yaşamını sürdürmeye
çalışırken, Ramazan ayı öncesi temel gıda ürünlerindeki cep yakıcı
artış kısıtlı satıştan ötürü esnafı da vuruyor. Ramazan alışverişine
çıkan insanlar fiyatları çok pahalı ürünleri artık kilo ile değil gram
ile alabiliyor. Emekli ucuz bir kilogram ucuz kıyma alabilmek için
dondurucu soğukta saatlerce kuyrukta bekliyor.

Bir avuç tuzu kuru varlıklılar dışında aylık, maaş ve ücret ile
geçinmeye çalışan herkes hayat pahalılığı kıskacında patinaj yapıyor.
Ne denli pembe tablo çizilse, bol umut dağıtılsa bile yüksek
enflasyonun ateşi bir türlü düşürülemiyor. 2025 yılı için öngörülen
enflasyon tahminleri değiştiriliyor.

Türk-İş’in her ay yaptığı “açlık ve yoksulluk sınırı araştırması” dar
ve sabit gelirli korunaksız insanların giderek yoksullaştığını ortaya
koyuyor. 2025 yılı şubat ayı araştırmasına göre dört kişilik ailenin
sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapılması gereken
aylık gıda harcaması (açlık sınırı)  23 bin 324 TL’ye yükseldi.  Gıda
harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt) ulaşım, eğitim,
sağlık ve benzeri gereksinimler için yapılması zorunlu diğer aylık
harcamalarının toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı)  75 bin 973 TL’ye
ulaştı.

Geçen yıl aralık sonunda net 22 bin 104 TL olarak saptanan asgari
ücret açlık sınırının 1.220 TL gerisinde kaldı. Yeni asgari ücret iki
ayda hızla eriyerek satın alma gücünü yitirmeye başladı. Temmuzda ara
zam yapılmayacağı açıklanan 22 bin 104 TL tutarındaki asgari ücretin
yılın ortasından itibaren yıl sonuna doğru iyiden iyiye kuşa döneceği
belli.  Dört kişilik ailenin evine 75 bin 973 TL para girmiyorsa
yoksul sayılıyor.

Araştırma net olarak gösteriyor ki, dar ve sabit gelirli kesimlerin
geçim koşulları bozulmaya devam ediyor. Bir ailenin insanca
yaşanabilir ücreti en az 75 bin TL’den az olmaması gerekiyor.
Çalışanların satın alma gücü her geçen gün gerilediğinden gıda
harcamalarında tasarruf yapmak zorunda kalıyorlar. Aslında
ceplerindeki para yetmediğinden Ramazan ayında gönlünden geçenleri
alamıyorlar.Kısıtlamaya giderek kilogram yerine gramla almayı
yeğliyor. Temel gıda ürünlerindeki aşırı pahalılık Ramazan ayında daha
iyi görülüyor. İnsan onuruna yaraşır yaşam sürdürebilme olanağı asgari
ücretli ve emekli için mümkün değil.

Eğer temmuzda ara zam yapılmazsa 10 milyona yakın asgari ücretli yıl
sonuna dek 22 bin 104 TL ile nasıl geçinebilir, ayakta kalabilir?
Emeklinin durumu daha vahim. 15 bin TL’ye bile yükseltilmeyen, 14 bin
469 TL en düşük aylıkla yaşamaya çalışan emekli ile bu tutarın altında
aylık alan dul ve yetim asgari ücretliden  daha kötü durumda. Lakin bu
kitleye temmuzda 6 aylık enflasyon oranında zam verilecek en düşük
aylık da artırılacak. Ne kadar artırılacağı belirsiz.

Aslında 6 aylık artış enflasyonun aylık ve maaşlardaki aşınmayı
gidermek için yapılıyor. Yani göreceli zam değil.  Maaş ve aylıkların
insanca yaşama olanak tanıyacak düzeye çıkarılması için 6 aylık TÜFE
artışının yanı sıra göreceli ek ve seyyanen artışlarla iyileştirilmesi
gerekiyor.

Yaşam pahalılığı, dar ve sabit gelirliyi vuran yüksek enflasyon,
cüzdan boşaltan fiyat artışları dizginlenemediği sürece emeklinin,
işçinin, esnafın, memurun, çiftçinin, dul ve yetimin sorunları her
daim ülkenin en önemli gündem maddesi olacaktır. Biz de bu sorunları
yazmayı sürdüreceğiz.