Bu ne para hırsıymış arkadaş

Bu ne para hırsıymış arkadaş
Şükrü KARAMAN
Türkiye günlerdir genç banka müdiresinin kar vaadiyle ünlü
teknik direktör ve futbolcuları dolandırmasını konuşuyor.
Görgüsüz ve şımarık sosyal medya fenomenlerin nasıl
kazandıkları bilinmeyen kara paraları nedeniyle
tutuklanmalarının ardından ortaya çıkan bu olay işin tuzu
biberi oldu.
Nereye baksan kokuşmuşluk, pespayelik, kısa yoldan emek
harcamadan para kazanmak, sınıf atlama isteği. Bu ne hırs, ne
paraya tamah etmekmiş arkadaş. Pes doğrusu.
Oynadıkları ve çalıştırdıkları futbol kulüplerinde milyon
dolarlar kazanan, dışarıdan imrenilerek izlenen futbolcular
meğer bitmez para hırsı ile donanmışlar. Ellerindekileri ile
yetinmemişler, daha çok kazanmak istemişler. Yasal yoldan,
bankalara yatırılan mevduat üzerinden para kazansalar sorun
yok. Ancak gayri resmi genç banka müdiresinin beyaz bir
kağıda attığı imza ile milyon dolarcıklarını düşünmeden teslim
etmişler. Ne için paraları katlansın, daha çok kar etsin diye.
Asgari ücretin 11 bin 402 lira olduğu günümüzde yılların
emeği ile edindikleri milyon dolarlarla yetinmeyen bu
insanlar uyanık bankacının tuzağına fena düştü.
Fatih Terim, Arda Turan, Emre Belözoğlu, Selçuk İnan, Emre
Çolak, Semih Kaya ve Buse Terim gibi kamuoyunun yakından

tanıdığı isimlerin yanı sıra çok sayıda iş insanı da “daha çok
kazanacakları” vaadi ile banka müdiresi Seçil Erzan’a
paralarını kaptırmışlar. Nisan ayında açığa çıkan olay,
savcılığın hazırladığı iddianame ve mahkeme süreci ile
kamuoyuna yansıdı. Günlerdir medyanın gündeminde bu
olay.
Tabii dolandırılanlar ünlü teknik direktör ve bilinen
futbolcular olunca medyanın ilgisini daha çok çekiyor.
Müdirenin oluşturduğu fona “Fatih Terim fonu” deniliyormuş.
Dolandırılan oyuncular da hocalarına güvenerek Seçil Erzan’a
paralarını teslim etmişler.
Bu oyuncular paralarını genç banka müdiresine elden
verirken, Fatih Terim’e sormayı akıl edememişler mi? Ya da
yasal geçerliliği olmayan Seçil Erzan imzalı kağıda nasıl
güvenmişler? Bu nasıl akıl tutulması ? 45 milyon dolar kayıp.
Nereye gittiği belli değil.
Tabii bundan sonrası yargının işi. Mahkemede verilecek
ifadeler, sanığın açıklamaları, daha sonra ortaya çıkacak
kanıtlarla olay netleşecek.
Bir çıkar, “Enercii” diye sosyal medyada dolarları havaya
saçar, kahvesini altın tozu ile içer, sahibi oldukları milyon
dolarlık lüks araba ve uçaklarla poz verir, beline ruhsatsız
silahı takarak görüntüsünü yayınlar. Neymiş sosyal medya
fenomeniymiş bunlar. Sizin fenomenliğiniz batsın.

Sonradan görmenin, açgözlülüğün ve şımarıklığın açık örneği.
Çürüme, kokuşma, görgüsüzlük gırla. Öte yanda iş bulabilirse
onuru ile çalışan dürüst emekçi, düşük aylıkla ay sonunu zor
getiren emekli, dul ve yetim, esnaf, çiftçi. Gürültü yaptığı
gerekçesiyle gözünü kırpmadan komşusunu öldüren katiller.
Kolayca edinilen silahlar, ardından mahalle ve sokak kavgaları,
patlayan silahlar, yitirilen masum canlar.
Sahi ne oluyor topluma? Niye böyle oldu insanlar? Soruların
yanıtını kuşkusuz toplum bilimciler verecek. Ne olursa olsun
toplumsal erozyon söz konusu. Kısa yoldan köşeyi dönme
hevesi, bu uğurda yasa dışı olaylara evrilmek.