Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, bir felaket yaşanması durumda asgari ücrete temmuzda ara zammın gündeme gelebileceğini açıkladı.
Katıldığı bir TV programında soruları yanıtlayan Bakan Işıkhan, “Vatandaşlarımızın satın alma gücünü korumak zorundayız. Enflasyonda 2025’te ciddi bir iyileştirme bekliyoruz. Ancak olur da Allah korusun bir aksilik, bir felaket, bir başka durumla karşı karşıya kalırsak asgari ücrete ara zam tekrar gündeme gelebilir” diye konuştu.
Asgari ücret, aralık ayı sonuna doğru yüzde 30 artışla brüt 26 bin 002 TL, net 22 bin 104 TL olarak belirlenmişti. Asgari Ücret Tespit Komisyonu’na işçileri temsilen katılan Türk-İş’in net 29 bin 583TL’lik talebi kabul görmemişti. İşveren ve hükümet temsilcileri, son 30 yılda 22. kez oy çokluğu ile yeni ücreti bir yıllık olarak saptamıştı. 22 bin 104 TL tutarındaki ücret 10 milyonu emekçiyi hoşnut etmediği gibi toplumda da olumsuz karşılanmıştı.
Öyle ya çalışanların yarıya yakınının asgari ücret ve bir tık üzerinde ücret aldığı dikkate alınırsa tepkiler son derece doğal. Avrupa ‘da asgari ücretle çalışanların oranı kayıtlı çalışanlara göre yüzde 4-5 düzeyinde iken bu oran ülkemizde yüzde 50’ye yakın. Yılbaşında harç ve vergilere yapılan yüzde 43.94 oranında zam, son olarak oto yol ve köprü geçiş ücretlerindeki artış, dolaylı olarak yaşamın her alanına yansıyacağı gibi, asgari ücretli, memur ve emeklinin satın alma gücünü geriletecek. Çok değil mart veya nisan aylarında 22 bin 104 TL’lik asgari ücret açlık sınırının altında kalacak. Durum böyle olunca mevcut asgari ücretle bir yıl geçinebilmek ne mümkün.
Yapılan ve diğer temel ürünlere yapılacak olası zamlar karşısında asgari ücretlinin mevcut para ile 1 Şubat 2026’ye dek sorunsuz geçinebilmesi olanaksız. Bu nedenle asgari ücrete temmuzda ara zam talebi mayıs ve haziran aylarında gündemin ilk sırasına yerleşir. Hükümet, ara zam istemlerine, alanlardaki çığlıklara ne kadar duyarsız kalabilir ki.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, enflasyonun gerilemesinde bu yıl ciddi bir iyileşme beklediklerini söylese de çarşı pazarın cep eriten fiyatları hiç de öyle demiyor. Bakan, asgari ücrete ara zammı “Aksilik ve felakete” bağlasa bile gidişat temmuzda ek artışın kaçınılmaz olduğunu gösteriyor. Bir felaket ve aksilik yaşanmasını istemeyiz. Zira bunun bedelini siyaseti, çalışanı, emekli, dul ve yetimi, esnafı çiftçisi ile ülke olarak birlikte öderiz. En çok da emeği ile geçinenler ve emekli bu felaketin altında kalır. Ülkemizi 6 Şubat depremi gibi bir felaketten Tanrı korusun. Yüzyılın depreminin acısını yaşıyor, yaralarını sarmaya çalışıyoruz.
Bakan Işıkhan’ın vurguladığı gibi, baş belası enflasyon ciddi şekilde geriler de halk rahat nefes alır. Lakin piyasalar bu sinyali vermiyor. Herkes mevcut ekonomik koşullardan yakınıyor, alanlara çıkarak bağırıyor. Memur, 13 Ocak’ta iş bırakarak , “En düşük memur maaşının 79 bin TL’ye çıkarılması, eşit işe eşit ücret uygulanması, temel gereksinimlerde dolaylı vergilerin kaldırılması, her zammın taban aylığa ve emekliliğe yansıtılması, ücretli çalışanların vergi diliminin yüzde 15’le sabitlenmesi” istemlerini gür sesle haykırdı. Her yeri kasıp kavuran hayat pahalılığı önlenmediği sürece toplumun çeşitli kesimlerinin, dar ve sabit gelirlinin yakınmaları dinmez, aksine artar.
Yüzde 30 artış asgari ücretliye kesinlikle bir yıl yetmez. Vedat Işıkhan’ın dile getirdiği felaket beklenmeden asgari ücrete temmuzda ara zam yapılması şart. Yoksa en düşük aylığı 14 bin 469 TL’ye yükseltilecek emekli gibi asgari ücretli de olumsuz ekonomi çarkının altında ezilir.